Türkiye genç bir nüfusa sahip ülkedir. Üstelik nüfusu
batı ülkelerine göre daha fazla artmaktadır. Her yıl 650 bin çift evlenmekte,
100 bin çift boşanmaktadır. Her yıl yaklaşık 1,5-2 milyon aile de tayinler,
göçler ve taşınmalar nedeniyle ev değiştirmektedir. Dolayısıyla konut
sektörümüz canlıdır. Eski ve yıpranmış konutların çok olması, kaçak binaların
yıkılacak olması, morgage sisteminde faizlerin düşmesi ve 2002 yılından beri
inşaat ve konut sektörüne özel önem veren AKP hükümeti sayesinde yeni konut
arzı her yıl artmaktadır.
GYODER’e göre, 2010 yılında 357 bin adet olan yeni konut
satışları 2011 yılında %10-11 büyüyerek 420 bin civarında gerçekleşecektir. Aslında
ülkemizin her yıl sırf evlenmeler ve boşanmalardan dolayı (ölümleri de hesaba
katarsak) 600 bin yeni konuta ihtiyacı vardır. Yani üretilen konut sayısı
yetersizdir.
TÜİK verilerine göre 2011 yılında Türkiye’de yaklaşık 8,8
milyon binada 19,2 milyon konut vardır. 17,5 milyon hanenin bulunduğu ülkemizde
1,7 milyon kullanılmayan konut bulunmaktadır. Bunların çoğu haraptır, azı da taşralardaki
kiralanmayı veya satılmayı bekleyen konutlardır.
Türkiye’deki konutların %40’ı depreme dayanıksızdır.
Bunların tamamına yakını kaçak veya yönetmeliklere aykırı yapılardır. Hükümetin çıkarmayı düşündüğü kentsel dönüşüm
planı sayesinde Bu depreme dayanıksız 7,5 milyon konutun 10 yıl içerisinde
yıkılıp yerlerine yenilerinin yapılması beklenmektedir. Sırf bu yenileme her
yıl 750 bin yeni konut demektir.
10 yılda kentsel ve konutsal dönüşümünü tamamlayabilmesi
için Türkiye her yıl 750 bin konutu yıkmalı ve 1 milyon 350 bin konut
yapmalıdır. Eğer bu idealden yola çıkacak olursak (her bir konutun ortalama 100
metrekare olacağını ve metrekare maliyetinin de 1500 TL olacağını varsayarsak);
inşaat sektörümüzün 10 yıl boyunca konut üretmek için ihtiyaç duyacağı
sermayenin (1.350.000 konut x 10 yıl x 100 metrekare x 1500 TL) 2 trilyon TL, yani
1,2 trilyon dolar olacağını söyleyebiliriz. (Bu rakama arsa maliyeti dahil
değildir.)
Tabi yukarıdaki perspektif çok iyimser bir bakış açısıyla
oluşturuldu. Yine de uzmanlar 10 yılda 700-800 milyar dolarlık bir inşaat
yatırımının yapılacağını ve satış fiyatları üzerinden de en az 1,5 trilyon
dolarlık bir gelir elde edileceğini tahmin ediyorlar. Yıllık artışları hesaba
katmazsak ortalama yılda 150 milyar dolarlık yeni konut alışverişi olacak
demektir. (Tabii tüm bu tahminler ekonomik kriz yaşanmaması ve ekonomik
istikrarın sürdürülebilmesiyle paraleldir)
Şehirlerimizde konuta uygun alanların neredeyse
kalmaması, arsa fiyatlarını dolayısıyla konut fiyatlarını daha da
artırmaktadır. Bir konuta metrekare
başına yansıyan arsa maliyeti 300 TL ile 3000 TL arasında değişmektedir.
Konut sektörünün en hareketli olduğu şehir kuşkusuz ki
İstanbul’dur. 2011 yılında İstanbul’da site formatında 100’den fazla proje
satış halindedir. Milenyumun başından beri şehrin dışında yapılan projeler
revaçtayken son 2-3 yıldır şehre geri dönme trendi baş göstermiştir. Özellikle
kentsel dönüşüm yasasının çıkmasıyla şehir içindeki projelerin daha fazla talep
göreceği öngörülmektedir.
TOKİ’nin de desteğiyle hızla büyüyen inşaat firmalarımız
Türkiye’nin her yerinde konut projeleri yapmakta ve bu konutlarını henüz maket
aşamasına, medyaya verdikleri yoğun reklamlarla pazarlamakta ve satmaktadırlar.
Ön ödemeli bu sistem, hesabını iyi bilmeyen inşaat firmalarını batırma
tehlikesi taşımaktadır.
Kentsel dönüşüm planı yasasının çıkmasıyla konut
sektörünün daha da canlanacağı ve ekonomiye hareketlilik getireceği tahmin
edilmektedir.
Konut sektörümüzün 10 yıllık potansiyeli yabancı
yatırımcıların da ilgisini çekmektedir. Konut almak üzere her geçen yıl daha
fazla yabancı yatırımcının gelmesi beklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder